Hadi gelin kimler bu aşka engel oluyor şöyle bir bakalım...
2000’li yıllardan sonra testislerde üretilen sperm kalitesinin düşüşü
WHO (Dünya Sağlık Örgütü), erkekte üretilmesi gereken spermlerin özellikleri ile ilgili aralıklı olarak belli kriterler açıklıyor. Sperm sayısı, hareketliliği ve görüntü kalitesi direkt olarak çocuk sahibi olmayı engelliyor çünkü. Zaten yıllardır erkekte sperm kalitesinin bozulduğu biliniyordu ama özellikle 2000 yılından sonra yapılan çalışmalar ne yazık ki dünyanın farklı ülkelerinde de olsa erkeklerin daha kalitesiz sperm ürettiğini ortaya çıkardı.
Sigaraya erken yaşlarda başlayan erkeklerin sayısında artış
Sigara ve içerisindeki tüm maddeler ne yazık ki hücrelerimize ciddi düzeyde zararlar veriyor. Birçok akciğer ve kalp hastalığının temelinde kronik sigara içiciliği yatarken aynı zamanda onkolojik hastalıklarda da ana suçlulardan birisi olarak tütün ürünleri karşımıza çıkıyor. Sayı, hareketlilik ve görüntü kalitesi açısından değerlendirildiğinde kötü spermlere sahip erkeklerin birçoğunun kronik sigara bağımlısı olduğu tespit edilmiştir. Son yıllarda sigara kullanımına daha erken yaşta başlayan erkeklerin sayısının da atmasıyla birlikte, kısırlık nedeniyle araştırmak zorunda kalacağımız genç erkeklerin daha çok androloji uzmanlarına başvuracağını düşünüyorum.
Doğal ve organik beslenmeden fast-food tüketime geçiş
Şehir hayatının yaygınlaşması, ofis tarzı iş şekillenmesi ve özellikle global gıda devlerinin tüm dünyaya yön vermesiyle beraber 7’den 70’e herkesin hayatına fast-food ikilisi girmiş oldu. Doğal ve organik ürünlere ulaşmakta zorluk yaşayan ancak her adımda farklı fast-food markalarına anında ulaşabilen çiftler, ne yazık ki hem yumurta hem de sperm kalitelerini bozmuş oldular.
Evliliklerin geç yaşta olması sebebiyle, yaşlı sperm ve yumurta döllenmesi
Çalışma hayatının zorluğu ve özellikle ‘Z’ kuşağı gençlerinin geç evlenme isteği ne yazık ki çocuk sahibi olmayı da biraz zorlaştırdı. İleri yaşta yapılan evliliklerde daha zor çocuk sahibi olunduğu zaten bilinmekteydi ve yapılan çalışmalar da, yaşlı bir spermin yaşlı bir yumurtayı çok daha zor döllediğini ortaya koydu.
Doktor kontrolü olmadan bilinçsizce tüketilen vitaminler nedeniyle hem kadın kem erkekte ortaya çıkan hormonal problemler
Sperm ve yumurta üretimini kontrol eden ve hipofiz bezi olarak isimlendirilen özel bir organ var hepimizde. Burnumuzun hemen arkasında yer alan ve bir üst kontrol noktası olarak hem yumurtayı hem de testisleri kontrol ederek onların normal çalışmasını sağlayan özel bir bölge olarak da tarif edebiliriz. Hipofiz bezinden çıkan uyarıcı hormonların erkek ve kadın üreme organlarını normal bir şekilde uyarması beklenirken, özellikle dışarıdan kontrolsüz bir şekilde alınan vitaminler bazen bu organın çalışmasını sekteye uğratabiliyor. Bu durumda da tabii ki iyi uyarılmayan üreme organları, düzgün bir şekilde sperm ve yumurta üretememiş oluyor. Bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin doktor önerisi olmadan vitamin veya besin takviyesi almasını önermiyorum.
Günlük hayatta teknolojik ürünlerin kullanımının yaygınlaşması nedeniyle radyoaktif maruziyetin artışı
1990’ların sonuna doğru önce hayatımıza sonra da cebimizin derinliklerine kadar giren cep telefonları aslında yüksek düzeyde radyoaktif madde yayıyor. Her ne kadar teknolojinin gelişmesi ile beraber bu yayılım en az seviyeye indirildiyse de yine de bazı bilimsel yayınlar radyoaktivitenin hücre kalitesini bozduğuna işaret ediyor. İleriki yıllarda yapılacak yeni ve daha geniş katılımlı bilimsel çalışmalar sayesinde erkek sperminde tespit edilen DNA hasarlarının direkt radyoaktiviteden mi yoksa farklı sebeplerden mi kaynaklandığı çok yakında anlaşılacak gibi gözüküyor.
Çınarlı Mahallesi, Ankara Caddesi, Mistral Ofis Kulesi, No:15, Kat:37, Konak/İZMİR