Erkeklik hormonu seviyelerini belirleyen en temel değişken yaş olmakla birlikte testislere alınan darbeler, stres maruziyeti, obezite, kullanılan ilaçlar, sahip olunan hastalıklar, bilinçsiz takviye kullanımı gibi unsurların da erkeklik hormonu seviyelerinde değişime neden olabildiği biliniyor.
Tüm bunlara ek olarak erkeklik hormonunun uygulanan beslenme programının içeriğinden etkilenebildiği yönünde de görüş birliği mevcut. Nitekim yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde protein ağırlıklı beslenmenin somut etkileri gösterildi. İlginç olan nokta, protein ağırlıklı beslenmenin hormon seviyesini artıracağı görüşlerinin tersi sonuçların elde edilmesiydi.
The Journal of Nutrition and Health’de yayımlanan bir çalışmada 309 erkeğin 8 hafta boyunca erkeklik hormonu seviyeleri takip edildi. Çalışmaya katılan erkeklerin diyetleri %35 oranında protein içeriyordu. Araştırma sonuçlandığında katılımcıların erkeklik hormonu düzeylerinin %37 oranında düştüğü ve katılımcıların bu değişim ile ilgili çeşitli semptomlar yaşadıkları gösterildi. Sertleşme problemi, yorgunluk, kaslarda zayıflama ve depresif ruh hali ortak şikâyetler arasında yer aldı. Araştırma sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda, vücut geliştiren ve özel beslenme programları uygulayarak kas yapmak isteyen kişilerin öncelikli risk grubunda yer aldığının altı çiziliyor.
Gerek genel sağlık gerekse üreme sağlığı söz konusu olduğunda dengeli beslenmenin vücudun en temel gerekliliklerinden biri olduğu yadsınamaz bir gerçek. Sadece kas yapmak ve vücut geliştirmek için hekimlere danışılmadan uygulanan protein ağırlıklı beslenme ve aşırı egzersiz erkeklik hormonu seviyelerinde kronik bir düşüklük meydana gelmesine yol açabiliyor.
Vücudumuzdaki tüm hormonların önemli işlevleri mevcut, dengelerinin korunması ise tercihten ziyade bir zorunluluk. Erkeklik hormonu söz konusu olduğunda da dengenin önemi azalmıyor. Vücutta birçok işlevin anahtarı olma niteliği taşıyan bu hormon seviyesinde kısa dönemli meydana gelen değişimler son derece normal olabilir, fakat kronikleşme yaşandığında birçok sağlık sorununun gündeme gelebileceğinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Bireylerin genel sağlık durumları ile ilgili bir sorun bulunmasa da bilinçsiz takviye kullanımı ve beslenme tercihleri gibi unsurlar erkeklik hormonunda kronikleşen bir düşüklüğü beraberinde getirebilir. Karşılaşılan riskler de hormonun ne denli ve ne kadar süredir düşük olduğuna göre değişiklik gösterebilir. Sonucunda kansızlık riski artabilir, penis ve testisler küçülebilir, hafıza sorunları yaşanabilir, kemik ve kas yoğunluğu azalırken vücutta yağ oranı artabilir, saçlar dökülebilir, sertleşme bozukluğu ve sperm değerlerinde düşüş meydana gelebilir. Benzer belirtiler yaşayan erkeklerin genel sağlık kontrollerini yaptırmaları, üroloji ve androloji uzmanlarına başvurmaları gerekir.
Çınarlı Mahallesi, Ankara Caddesi, Mistral Ofis Kulesi, No:15, Kat:37, Konak/İZMİR